Muhasebe ve ekonomik kar arasındaki fark

İçindekiler:

Muhasebe ve ekonomik kar arasındaki fark
Muhasebe ve ekonomik kar arasındaki fark
Anonim

Muhasebe ve ekonomik kâr arasındaki fark, muhasebe kârının gelir ve giderlerin çıkarılmasının sonucu olması, ekonomik kârın ise bir yıl ile bir önceki yıl arasındaki özkaynak değişimi olmasıdır.

Bir şirketin temel amacı, hissedarları için değer yaratmak, şirketin öz sermayesinin uzun vadede piyasadaki değerini maksimize etmektir. Bu nedenle, potansiyel bir gelir üreticisi olarak servet yaratma, geri dönülemez bir hedeftir.

Bu tanım, muhasebeye karşı ekonomik fayda kavramı tarafından desteklenmektedir. Söz konusu muhasebe kârı, bir dönemin gelir ve giderleri arasındaki fark olarak tanımlanırken, ekonomik kâr, iki dönem arasındaki öz sermayenin ekonomik değeri arasındaki farkla belirlenir.

Daha sonra her iki avantajı da tanımlayabiliriz:

  • Ekonomik fayda = Özkaynak (X dönemi) - Öz Sermaye (X-1 dönemi)
  • Muhasebe karı = Gelir giderleri

Şirketlerde amaç çatışmalarının ortaya çıkması normaldir. Aslında, uzun vadede hissedarların servetini maksimize etmek için, şirketin direktörlerinin kendi hedefleriyle ilk çatışma ortaya çıkar. Aşağıda bahsettiğimiz en büyük sorun, ekonomik (hissedarlar) ve muhasebe (yönetim) hedeflerinin hizalanması söz konusu olduğunda en yaygın olanıdır.

Kar maksimizasyonu

Paydaşlar

Paydaşlar - tedarikçiler, toplum, hükümet, alacaklılar, müşteriler, mal sahipleri, yöneticiler, çalışanlar, sendikalardan … oluşan - hissedarlara göre farklı hedeflere sahiptir. Bu noktada, iş gerçekleriyle daha fazla temas halinde olmaları nedeniyle hissedarlar karşısında büyük karar verme gücüne sahip olan yöneticilerin altını çizmekte fayda var.

Birçok şirkette yönetim (muhasebe karı -Yönetici-) ile sahiplik (ekonomik kâr -Hissedarlar-) ayrımı olgusu ortaya çıkmaktadır. Bu, çeşitli görüşler ve farklı ilgi alanları arayışı anlamına gelir.

ajans teorisi

Ajans teorisi bu sorunları ele alır. Bu teoriden, yöneticilerin çıkarlarının nasıl parasal ve parasal olmayan bileşenlere sahip olduğunu anlayabiliriz. Birincil amaçları şirketin büyümesiyse, bu gerçek onları daha büyük ödüllere veya güç olanaklarına götürecektir. Bu durumdaki çelişki, büyümenin hissedar değeri yaratabileceği veya yok edebileceğidir.

Nihayetinde, bu sorunun çözümü, yönetimin hissedarlar tarafından iç kontrol önlemleri (daha fazla doğrudan denetim ve maaş teşvikleri) ve dışarıdan daha fazla kontrol edilmesinin elinden gelir. Dış ölçülerden, eğer yöneticiler değer yaratmazlarsa, dış yatırımcıları şirketi (OPA) satın almaya ve yönetimi değiştirmeye zorlayabileceklerini söyleyebiliriz. Diğer dış ölçüye gelince, sermaye piyasasının her ikisinin faydalarını bir araya getirmesidir.

Makroekonomi ve mikroekonomi arasındaki fark