Acil Durum Teorisi - Nedir, tanımı ve kavramı

İçindekiler:

Acil Durum Teorisi - Nedir, tanımı ve kavramı
Acil Durum Teorisi - Nedir, tanımı ve kavramı
Anonim

Olumsallık teorisi, bir organizasyonun yönetiminin homojen bir şekilde gerçekleştirilemeyeceğini onaylar. Her kuruluş benzersiz bir şekilde çalışır. Bu nedenle, idari tekniklerin uygulanmasının başarısı, her birinin iç ve dış ortamının durumlarına bağlı olacaktır.

Temel olarak, bu teori, idari konularda mutlak terimlerle konuşulamayacağını doğrular. Bu nedenle aynı tekniğin uygulanması her firmada farklı sonuçlar verebilmektedir. Acil durum teorisi yaklaşımı için her şey görecelidir. Şirketin iç ve dış ortamındaki idari teknikler ve durumlar arasında her zaman bir ilişki olacaktır.

Sonuç olarak, sorunları yönetmenin veya çözmenin tek bir yolu yoktur. Çünkü çevresel koşullardaki değişiklikler önerilen hedeflere ulaşılmasını olumlu veya olumsuz etkileyebilir.

Bu nedenle, şirketi çevreleyen ortamda değişiklikler olduğunda devreye alınması gereken acil durum planları olmalıdır. Hedeflere ulaşmayı ne riske atabilir.

Acil durum teorisinin özellikleri

Acil durum teorisinin, yönetim teorilerinin evriminin bir sonucu olduğunu belirtmek önemlidir. Fred Fiedler, William Dill, William Starbuck, James Thompson, Paul Lawrence, Jay Lorsch ve Tom Burns tarafından yapılan çalışmalara dayanmaktadır.

Olasılık teorisinin en önemli özellikleri arasında dört tane buluyoruz.

1. Kuruluşun dış çevresine öncelik verir

İlk olarak, şirketin dış çevresi, olasılık teorisi için en önemli faktördür. Bu nedenle, araştırılması ve analiz edilmesi gereken ilk şey, organizasyon dışında meydana gelen değişikliklerdir. Daha sonra, iç çevrenin yönleri incelenir.

2. Organizasyon yapısı esnek olmalı ve çevreye uyum sağlamalıdır.

İkincisi, yönetim teknikleri ve çevredeki değişiklikler arasında işlevsel bir ilişki kurar. Bu durumda çevresel değişiklikler bağımsız bir değişken olarak işlev görür ve idari teknikler bağımlı değişkendir.

Sonuç olarak, organizasyonun yapısı, şirketi çevreleyen ortamda meydana gelen değişikliklere bağlı olarak değişmelidir. Tam olarak bir neden-sonuç ilişkisi değil, daha çok dış değişiklikler karşısında daha etkili olan idari kararların alınmasına hizmet eder.

3. Şirketin iç ve dış çevresinin koşullarını dengelemeye çalışır

Üçüncüsü, bu teori şirketin dış ve iç çevresi arasında dengeli bir konum bulmaya çalışır. Şirketin işleyişinde başarıya ulaşmasına yardımcı olan çevresel durumlardan maksimum faydayı elde etmek amacıyla.

4. Genel ve özel dış etkenler vardır

Son olarak, bir organizasyonu etkileyen dış faktörler genel ve spesifik olabilir. Genel olanlar arasında yasal, politik, ekonomik, teknolojik, demografik, kültürel ve ekolojik olanları bulabiliriz.

Spesifik veya görev dış faktörleri, organizasyonu belirli bir şekilde etkileyen belirli şirketler veya kişiler olabilir. Bunlar tedarikçiler, müşteriler, rakipler ve düzenleyici kuruluşlar olabilir.

Acil durum teorisinin ilkeleri

Acil durum teorisinin en önemli ilkeleri şunlardır:

  • Bir organizasyonu yöneten ilkeler evrensel değildir: Bir kuruluşu yöneten tüm ilkeler, faaliyet gösterdiği çevreye veya çevreye göre tanımlanır.
  • Organizasyonun iç ve dış faktörleri daha verimli bir şekilde bütünleştirilmelidir.: Beklenen, şirketin dış ortamda meydana gelen değişikliklere uyum sağlamasıdır. Bu nedenle iç yönlerin dış koşullara daha iyi yanıt vermesi aranır.
  • Yönetim her duruma uyum sağlar: Yani, idari teknikler, karmaşıklıklarına bakılmaksızın birçok duruma yanıt vermelidir.

Acil durum teorisinin önemi

Şüphesiz, olumsallık teorisi, şirketlerin karar vermeleri için son derece önemlidir. Kuruluşun karşı karşıya kaldığı günlük durumlara en uygun şekilde cevap verebilmeyi amaçladığından, amaçları çerçevesinde.

Ayrıca, organizasyonu oluşturan sistem ve alt sistemin tüm ilişkilerini anlamaya çalışır. Bu nedenle organizasyonları birbirleriyle ilişkili değişkenler olarak kabul ederek çevre ile ilişkilendirir.

Firmaların yönetimsel organizasyon modelinde elbette tek bir model takip etmek mümkün değildir. Çünkü tek bir yönetim şekli belirleyemezsiniz, ancak her yapının her duruma uyum sağlaması gerekir.

Durum teorisi önemlidir çünkü:

  • Yönetimde uygulanabilecek evrensel ilkelerin olma olasılığını reddeder, yönetmenin tek bir yolu yoktur.
  • Tüm kararlar ve idari işler, çevrede meydana gelen değişikliklere bağlı olacaktır.
  • Yönetici, her durumda ve hassas anda çevik ve etkili kararlar almak için çok yetenekli olmalıdır.

Sonuç olarak, beklenmedik durum teorisinin yönetim evrim sürecinin bir sonucu olduğunu söyleyeceğiz. Firmaları kendi somut ve özel durumlarında etkileyen sorunlara daha uygun yanıt vermeyi amaçlar. Anlaşılması gereken en önemli şey, tüm organizasyonlarda kullanılabilecek evrensel yönetim tekniklerinin olmadığıdır.