Likidite tercihi - Nedir, tanımı ve konsepti

Likidite tercihi, ekonomi araştırmalarında, özellikle Keynesyen teoride önemli olan ve insanların birikimlerini likit biçimde, yani para olarak elde etmeyi daha iyi düşündüklerini varsayan, yinelenen bir ifadedir.

Makroekonomide çok tekrarlanan bu kavram, bireylerin varlıklarını diğer olasılıklara kıyasla erişilebilir ve akıcı bir şekilde elde etmeyi tercih ettikleri insan ve rasyonel davranışlarda olağanüstü bir eğilimin varlığını varsayar. Başlangıçta, likidite tercihi tanımı Keynes tarafından parasal talep kavramını ve hareket tarzını açıklarken yapılmıştır.

Bu teori, faiz oranları ile likidite açısından insanların tercihleri ​​arasında doğrudan bir ilişki olduğunu, çünkü hem parayı etkin tutmanın hem de tutmamanın onlar için belirli maliyetler gerektirdiğini öne sürüyor. Başka bir deyişle, para biriktirmek finansal kazanca dönüşebilir.

Keynes'e göre para talebini oluşturan bireylerin likidite ve parayı tercih etmelerinin üç nedeni vardı: işlemler, ihtiyat ve spekülasyon.

Likidite tercih nedenleri

  1. işlemler. Parayı bankaya yatırmak yerine nakit olarak bulundurmak, temel ve günlük işlemleri veya işlemleri kolaylaştırır. Tahvil, hazine bonosu veya diğer finansal varlıklara yatırılarak tutulduğu takdirde, bu tür günlük harcamalar için kullanılamaz.
  2. Dikkat. İnsanların çeşitli türden öngörülemeyen harcamaları vardır ve bu durum onların durumu ve güvenliğinden endişe ederek ellerinde para olmasına neden olur.
  3. Spekülasyon. Elinizde para bulundurarak, fayda elde etmek için operasyonlara veya yatırım ve spekülasyon fırsatlarına erişmek mümkündür. Bu açıdan piyasalarda var olan faizler önemli bir rol oynayacaktır, çünkü faiz ne kadar yüksekse parayı nakitte tutmanın maliyeti de o kadar yüksek olacaktır.

Makroekonomik teoriye göre, her bireyin davranışı ve bu değişkenlerin etkisi sonucunda toplam talep ve aynı zamanda toplam likit para miktarı yapılandırılacaktır.