Pozitivizm - Nedir, tanımı ve kavramı

İçindekiler:

Pozitivizm - Nedir, tanımı ve kavramı
Pozitivizm - Nedir, tanımı ve kavramı
Anonim

Pozitivizm, bilginin deneyimden geldiğini ve aynı zamanda bilimsel yöntemle elde edildiğini doğrulayan felsefi bir akımdır.

Pozitivizm on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıktı ve öncüleri ve önde gelen yazarları Saint-Simon, Auguste Comte ve Stuart Mill oldu.

Bu felsefe, sosyal fenomenleri aynı metodoloji ile ele alma ve onlara doğa bilimleriyle aynı kategoriyi verme ihtiyacından doğmuştur. Böylece pozitivizm, bilginin deneyime dayalı olarak elde edildiğini savunur ve ona ulaşmanın tek yolunun bilimsel yöntem olmasını sağlar. Böylece bir araştırma yöntemi olarak deneyimi reddeden akımlara karşı durur.

Pozitivizmin özellikleri

Pozitivizmin sunduğu özellikler arasında şunlar öne çıkar:

  • Dogmanın reddi ve mutlak doğrular.
  • Kanun ve teorileri araştırmak için gözlem ve deneyler.
  • Metafiziğin reddi, tüm fenomenlerin bilimsel bir açıklaması olmalıdır.
  • Sosyal araştırmacı objektif olmalıdır, önyargılarının ve tercihlerinin araya girmesine izin veremez.

Pozitivizmde araştırma teknikleri

Nicel araştırma, matematik ve istatistik yoluyla sosyal gerçekliği bilmemizi sağlar. Bunlar görünüşte doğa bilimleri için ideal olan tekniklerdir, ancak sosyal bilimler için de geçerlidirler. Bu temelde pozitivizmin özüdür.

Nicel paradigmadan araştırma, nicel teknikler ve araçlar aracılığıyla gerçekleştirilir. Ve en yaygın kullanılan teknik, nispeten büyük bir nüfus kümesinden bilgi toplamamıza izin verdiği için ankettir. Ayrıca, örnek temsili ise, çalışılan gruptan elde edilen sonuçları çıkarmamızı sağlar.

Örneğin, bir bölgede vatandaşların sorunlarının ne olduğunu bilmek istiyorsak, anket temsili bir örnekleme yapmamızı ve yanıtlayanlara en önemli sorunları seçmelerini sağlamamızı sağlar. Ve yaş, cinsiyet gibi sorular sayesinde sonuçları gruplandırabiliyor ve daha kaliteli bilgiler elde edebiliyoruz.

Sosyal bilim araştırmaları zamanla nicel ve nitel tekniklerin birleşimini bütünleştirmiştir. İkincisi, verilerin kendi başlarına gerçeği bize açıklamadığını, ancak yorumlanması gerektiğini savunur. Bunun nedeni, yorumculara göre insanın hareketsiz bir nesne olmaması, daha çok dinamik olması, sürekli hareket halinde olması ve tercihlerinin değiştirilebilir ya da sadece bir nedenden ötürü harekete geçirilebilmesidir. Sosyal araştırmalarda her iki tekniğin birleştirilmesinin nedeni budur.

Nitel tekniklerin örnekleri, derinlemesine görüşme veya odak grupları olabilir.