Federal Rezerv faiz oranlarını düşürdü, durgunluk kapıda mı?

İçindekiler:

Anonim

Tüm gözler ABD Merkez Bankası ve başkanı Jerome Powell'da. 2008 krizinin patlak vermesinden bu yana ilk kez Federal Rezerv, %2 ile %2,25 aralığında kalacak olan faiz oranlarını düşürdü. Bu hamle ile Federal Rezerv, Amerika Birleşik Devletleri'ni olası bir durgunluktan korumayı amaçlıyor.

Federal Rezerv'den sorumlu olanların masasında birkaç soru vardı. Dünya ekonomisindeki yavaşlama ne gibi tehditler oluşturuyor? Enflasyonu teşvik etmeli miyiz? İş piyasasına bir destek vermeli miyiz?

Belirsizlikle işaretlenmiş bir ufuk

Federal Rezerv'in faiz oranlarını çeyrek puan düşürme kararı, Amerika Birleşik Devletleri'nde para politikasında 180 derecelik bir değişimi temsil ediyor. Jerome Powell'ın dümende olduğu Federal Rezerv paranın fiyatını düşürürse, bunun nedeni ekonominin genişlemesine bir destek sağlamaya çalışmasıdır. Ve ticaret savaşının ekonomik büyümeyi yumuşattığı görülüyor, bu yüzden durgunluğa düşmemek için teşvik önlemleri gerekli.

Şu an için faiz indirimi yeniden düzenleme, tek seferlik bir teşvik olarak algılanıyor. Federal Rezerv'in gerekçesini takiben, faiz oranlarındaki düşüşün ekonomik yavaşlamaya ve düşük enflasyon seviyesine tepki verdiğini görüyoruz. Açıkçası, düşük enflasyonla faiz oranlarını yükseltmeye devam etmek mantıklı olmaz. Bununla birlikte, ekonomik koşulların faiz oranlarında daha fazla indirime yol açıp açmayacağı konusunda pek çok şüphe var.

Federal Rezerv'in kararı

Faiz oranlarındaki indirim ile Merkez Bankası'nın 2015 yılında başlattığı faiz artırım trendi kırılmış, o yıl faiz oranlarının %0'da bitmesi anlamına gelmişti. ABD ekonomisinin güçlenmesi, %2,9 büyümesi ve fiyatların yükselmesiyle birlikte, faiz oranlarını yükseltmenin zamanı gelmişti. Hatta uzun vadede faiz oranlarının %5'e kadar çıkabileceğini öngörenler bile vardı. Hatta 2019'da faiz oranlarının %3 olması bekleniyordu.

Bununla birlikte, ekonomik büyüme yavaşladığı ve ekonomik ufukta bazı belirsizlikler olduğu için 2019'da görünüm çok farklı. Bu belirsizlikler arasında İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkması ve Çin ile Avrupa'da ekonomik büyümenin gerilemesi yer alıyor. Ayrıca, Avrupa Merkez Bankası'nın yakında bir parasal esneklik politikası üzerine bahse girmesi oldukça olasıdır. Buna ABD'deki düşük enflasyonu da eklersek, Federal Rezerv'in son kararını haklı çıkaran başka bir argüman buluruz.

Federal Rezerv'in faiz oranı politikasında yaptığı ilk değişiklik olmayacak. Zaten 1995 ile 1998 arasında, ekonomik bir durgunluktan kaçınmak için çok benzer önlemler alındı.

Enflasyonu teşvik etmek

Öte yandan, Amerika'nın işsizlik oranı elli yılın en düşük seviyesinde. Ancak istihdam düzeyindeki artışın enflasyonda bir artışa dönüştüğü söylenemez. Bu vesileyle, ABD ekonomisinin iyi durumda olması, daha sonra fiyatlardaki artış yoluyla tüketiciye yansıyan işgücü maliyetlerindeki artışa yansımamış gibi görünüyor. Bu nedenle, Federal Rezerv, ekonomiyi ve enflasyonu canlandırmak adına faiz oranlarının düşürülmesinden yanadır.

Federal Rezerv kararıyla ilgili olarak ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısını da unutmamak gerekiyor. Böylece ABD ekonomisinin içinden geçtiği tatlı dönem ve ticaret savaşları sonucunda ABD doları değer kazanıyor. Trump'ın öne sürdüğü gerekçeler, Avrupa Merkez Bankası'nın avroyu devalüe edecek politikalar uyguladığı, dolayısıyla Federal Rezerv'in de aynı çizgide hareket etmesi gerektiğiydi.

Trump'ın baskısına rağmen, Federal Rezerv'in kararına ağırlık veren nedenler açık: Kendisini bir durgunluk olasılığına karşı korumak ve enflasyonu artırmak.