Sermaye birikimi - Nedir, tanımı ve kavramı

İçindekiler:

Anonim

Sermaye birikimi, sermaye mallarının, finansal sermayenin ve insan sermayesinin birikimini ifade eder.

Kavrama atıfta bulunan ilk iktisatçılardan biri, Milletlerin Zenginliği adlı kitabında Adam Smith'tir. Eserinde neden bazı ülkelerin zengin olduğunu, bazılarının ise olmadığını açıkladı.

Verdiği açıklamalardan biri, sermaye veya servet birikimiydi. Başka bir deyişle, eğer bir ulus tasarruf edip yatırım yaparsa, yavaş yavaş daha zengin hale gelirdi. Giderek daha fazla makineye (sermaye malları), daha fazla tasarrufa (finansal sermaye) ve daha fazla eğitime (insan sermayesi) sahip olarak, daha fazla ve daha iyi üretebilecektir.

Sermaye kazancı

Marx'ın sermaye birikimi

Neredeyse bir asır sonra, ünlü ekonomist Karl Marx bu kavrama bir dönüş yapacaktı. Bu durumda, Marx, Smith'in tam tersini yapıyordu. Marx, dünyadaki eşitsizliğin ve işçilerin sömürülmesinin sermaye birikimi ile ilgili olduğunu iddia etti.

Karl Marx, sermaye birikimini, sermayenin orijinal veya ilkel birikimi olarak tanımladı. Yazılarına göre kapitalist sistemden önceki süreci şekillendirmiştir. Marx, bu birikimin üretim araçları ile doğrudan üreticilerin ayrılmasından sorumlu olduğunu iddia etti.

Marx'a göre, sermaye birikimini aşağıdakiler izledi:

  • Köylülerin iflası: Tarım arazilerine sahip olmayı bıraktılar.
  • Servet konsantrasyonu: Tüm servet birkaç kişide toplandı.

Hem Marx hem de Adam Smith bu kavramla tanınırlar. Ama belki de Karl Marx'ın etkisi geçen yüzyılda daha fazla olmuştur.

Farklı perspektifler

Tarih boyunca kavram gelişti. Ve kavramla birlikte, onunla ilgili farklı düşünceler ve teoriler. İktisadi düşünce tarihi bu gerçekle ilgili olarak iki konumu ayırır:

  • Liberal ekonomistler: Ekonomik büyümenin motoru olduğunu düşünüyorlar. Tasarruf ve yatırım, ülkelerin kalkınmasında kilit unsurlardır. Optimal düzeyde tutulduğu sürece toplumun ilerlemesinin anahtarlarından biridir. Sermaye yoğunlaşması olduğuna inanmıyorlar.
  • Anti-kapitalist ekonomistler: Zenginlik birikiminin yalnızca eşitsizlik ve yoksulluk ürettiğini düşünüyorlar. Sermaye yatırılmalı, ancak herkes lehine. Sermayenin yoğunlaşmasına inanırlar.

Bu iki radikal ve zıt konum arasında birçok orta nokta vardır. Onun hakkında düşüncelerini toplayan birçok yazar ve ekonomist. Her biri, evet, onu tuhaf kılan nüanslarla.