Politik ekonomi - Nedir, tanımı ve kavramı

İçindekiler:

Politik ekonomi - Nedir, tanımı ve kavramı
Politik ekonomi - Nedir, tanımı ve kavramı
Anonim

Politik ekonomi, hükümetten üretimin nasıl organize edildiğini inceleyen bir ekonomi bilimi dalıdır., Farklı toplumlarda mal ve hizmetlerin dağıtımı, değişimi ve tüketimi.

Başka bir deyişle, bu konu devletlerin ekonomiyi nasıl yönettiklerini sosyal ve politik değişkenleri dikkate alarak analiz etmektedir.

Bir başka açıdan bakıldığında, bu bilimin bir ülkenin siyasi gücü ile ekonomisi arasındaki ilişkiyi incelediği de söylenebilir.

Politik ekonominin özellikleri

Politik ekonominin özellikleri arasında şunlar vardır:

  • Disiplinlerarası bir bilimdir. Yani analiz sadece ekonomik değişkenleri değil, sosyoloji ve siyaseti de içermelidir.
  • Hükümetlerin maliye ve para politikası kararlarını nasıl aldıklarını anlamamıza yardımcı olur.
  • Bir ülkenin ekonomik yönetimine ilişkin daha geniş bir vizyon sağlar. Böylece devletin neden bazı önlemleri verimli veya kârlı olmasa bile neden aldığını anlamamızı sağlar.
  • Önceki düşünce akımlarını nerede başarısız olduklarını ve/veya doğruyu bulabileceklerini belirlemek için alarak tarihsel bir odak noktası vardır.

Politik ekonominin tarihi

Politik ekonominin 16. yüzyılda merkantilizmle birlikte ortaya çıktığı söylenebilir. Bu doktrin, ülkelerin daha fazla miktarda değerli taş biriktirdikleri için daha zengin olduklarını varsayıyordu. Bu nedenle, ulusların pozitif bir ticaret dengesi sağlamaları gerektiği varsayılmıştır.

Ardından, on yedinci yüzyılın sonlarına doğru, merkantilizme yanıt olarak doğanın, özellikle de tarımın zenginliğin kaynağı olduğunu iddia eden fizyokrasi doğdu.

Daha sonra, 18. yüzyılda zenginliğin kaynağı olarak insan emeğine odaklanan Adam Smith ortaya çıktı. Genel anlamda tavsiyesi, Devletin ajanların bireysel olarak kendi ekonomik çıkarlarını takip etmesine izin vermesiydi. Bu şekilde, kolektif de mümkün olan en iyi duruma ulaşacaktır. Bu döneme klasik politik ekonomi denir.

Ardından, 19. yüzyılda, ekonomik artıkların nasıl dağıtıldığına odaklanan Karl Marx ve Friedrich Engels geldi. Marx, özellikle, kapitalistler tarafından el konulan ve işçiler tarafından üretilen bir fazlalığa atıfta bulunur.

Marx, ekonomik sistemi, proletaryanın sömürülmesine dikkat çekerek, sosyal sınıflar arasında ayrım yaparak açıklar. Buna karşı, üretim araçlarının (sermaye malları) özel kurumlara (kapitalistlere) değil, Devlete ait olması gerektiğini savunuyor.

Son olarak 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başı arasında ortaya çıkan neoklasik bir ekonomi politiğin olduğu söylenebilir. Bu, örneğin, malların değerinin kıtlık veya fayda açısından değerleme gibi faktörler tarafından belirlendiğini varsayarak, emtia değerinin emek teorisinden kopuyor.

Ayrıca, neoklasik politik ekonomi, malların üretimine değil, bir denge piyasasında mübadelesine izin veren dinamiklere odaklanır.