Yasama Gücü - Nedir, tanımı ve kavramı

İçindekiler:

Anonim

Yasama gücü, bir ulusun yasalarını oluşturmak, reforme etmek ve / veya yürürlükten kaldırmakla görevli kurum (veya varlıklar grubudur).

Yani Devletin bu gücü yasama işlevine sahiptir. Bu atıf genellikle kongre veya parlamento olarak bilinen organa düşer.

Unutulmamalıdır ki yasama yetkisi, Hükümetin yetkilerini farklı parçalara ayırma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu şekilde gücün tek bir varlık veya bireyde toplanması önlenir.

Bir başka deyişle, yasama erki yasaları oluştururken, yürütme erki hükümetin yönetiminden, yargı ise adaleti sağlamaktan sorumludur.

Yukarıda bahsedilen üç güç, modern ülkelerde genellikle devleti oluşturan güçlerdir. Ancak, örneğin mutlakiyetçi monarşilerde, tüm yetkiler kralda merkezileştirilir.

Yasama organının işlevleri

Yasama organının görevleri şunlardır:

  • Mevzuat: Bu, yasaların oluşturulması veya değiştirilmesi anlamına gelir. Ancak bunların anayasaya uygun olması gerektiğinin açıklığa kavuşturulmasında yarar var.
  • Anayasal reformlar önerin: Bu noktada anayasanın bir Devleti yöneten en yüksek yasal belge olduğunu açıklamakta fayda var. Bu nedenle, tüm yasalar bu metne tabi olmalıdır.
  • Temsil etmek: Yasa koyucular sadece yasa tasarılarını sunmakla kalmamalı, onları seçen vatandaşları da temsil etmelidir.
  • Denetleme: Yasama organı bir bakanın veya cumhurbaşkanının hazır bulunmasını talep edebilir. Bu, size ulusal çıkarları ilgilendiren bir konu hakkında bir anket yapmak amacıyla. Bu prosedür ülkeden ülkeye değişmektedir.

Yasama gücü biçimleri

Yasama yetkisi genellikle bir veya iki kamaraya sahip olabilen bir parlamento veya kongreye verilir. Yani, tekdüzelik veya iki meclisliliği tercih edebilirsiniz.

Aynı şekilde, bazı ülkelerde vatandaşlar tarafından seçilen yasa koyucular, yürütme organının üyelerini seçme işlevine sahiptir. Bu parlamentarizm olarak bilinir ve örneğin İspanya gibi ülkelerde sıklıkla görülür.

Parlamenter bir rejimde, cumhurbaşkanının seçimi doğrudan halktan değil, yasama gücünden kaynaklanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri veya birkaç Latin Amerika ülkesi gibi cumhurbaşkanının halk oyu ile seçildiği bir başkanlık rejiminde durum tam tersidir.

Son olarak, bir monarşinin varlığının bir parlamentonunkiyle uyumlu olduğunu açıklığa kavuşturmak önemlidir. Bu sistem, kralın hüküm sürdüğü, ancak yöneten kişinin, örneğin yürütme gücüne başkanlık eden bir başbakan olduğu parlamenter monarşi olarak bilinir. Burada İspanya ve Birleşik Krallık örneklerine dikkat çekebiliriz.